Hepsi kendi şaheserim, kendi pisliğim



Tüm renkleri siyaha dönüştürmek istiyorum önce, hiçbir iz kalmasın, hepsi kapkara olsun. Sonra kendi beyaz noktalarımı damlatmak istiyorum üstüne. Benim aydınlığım olsunlar, ben başarayım istiyorum, kendimi öne çıkarayım. Ama kimse bilmesin. İmza atmayayım altına. Savrulsun gitsin. Ucuna bir Güneş yerleştirmek istiyorum, ama şekli şu bildiğimiz Güneş gibi olmasın. Ben anlayayım onu ancak, ben bileyim. Yalnız baktığında öyle güzel olsun ki tıpkı Güneş gibi aydınlatsın tüm resmi. Tam her yer aydınlandı derken tekrar karalamak istiyorum tüm tablomu. Sonra köşelerine kahkahalar yerleştirmek istiyorum. Ortaya baksın hepsi, belli belirsiz suratlar, ama net kahkahalar. Tam ortaya sarıyla kahverengiyi bocalamak istiyorum, biraz da mavi. Gece kusmuğu olsun o, ben ona bu adı takayım. O koca karanlıkta atılan kahkahaların pisliklerinin bir sembolü olsun. Sonra saçmaladığımı farkedeyim tekrar karalayım siyahla tüm resmimi istiyorum. Bir süre o karanlığa bakayım, bekleyeyim, sadece düşüneyim. Dalsın gözlerim karanlıkta, sanki sonsuzluğa gidercesine, uzun bir süre. Sonra aklıma o sonsuzluğu göstermek gelsin. Kocaman daireler çizmek istiyorum işte o an. İlk aklıma gelen şey buymuş gibi. Atayım fırçamı, parmağımla çizebildiğim kadar fazla daireler çizeyim, büyüklü küçüklü. Saçma sapan gülümseyeyim istiyorum, çizerken mutlu olayım. Ardından bakayım yaptığıma tekrar somurtayım sonra. Bir daire çizmeyi bile becerememişim edasıyla. Bu sefer kısa yolu seçeyim, tabloma siyah boyayı dökeyim, uğraşmayayım. Alıştım zaten artık her yaptığımın üstünü karalamaya. Sonra yanımdan geçen minik bir karıncadan esinlenip onu çizmek istiyorum. Ama kocaman olsun, hiç olamadığı, olamayacağı büyüklüğü ben vereyim ona. Tüm ayrıntılarını çizmek istiyorum o karıncanın. Hatta öyle bir hırslanayım ki ayaklarının altına minicik bir fil çizeyim. Tablomda her şey mümkün nasılsa. Evet, tablomda mümkün ama, ben bir şey değiştirmedim ki burda diye düşüneyim sonra. Hem bana mı düşermiş sanki oynamak bunlarla? Hevesimin kırılmasıyla mahkum olsun yine o tablo karanlığımla. Bırakıp gideyim ardından onu orada. Tam arkamı döndüğümde bir ses duyayım istiyorum, sıradan bir ses olmasın, notalarla dolu olsun. Tüm benliğimi alsın birden benim. Koşmak istiyorum hemen o an tabloma tekrar. Ortaya belli belirsiz bir insan çizmek istiyorum işte şimdi, tüm bedeni notalardan oluşsun. Sıradan notalar olmasın ama. Öyle güzel yerleşsinler ki baktıkça canlansın o insan, adeta şarkı söylesin bana. Ama bir şey farkedeyim ardından. O insanın çevresinin kapkaranlık ve bomboş olduğunu. Çevresine de başka insanlar koymak istiyorum sonra. Ama kalmasın aynı rengim, benzemesin hiçbiri ortadakine. Ne yaparsam yapayım aynısı olmasın. Diğerleri hep birbirine benzesin ama bir türlü ortadakine benzetemeyim. Sonra yine boşvereyim en iyisi karalayım, sil baştan yapayım tüm resmi istiyorum bir kez daha. Bu sefer bir bakayım, siyahımdan bir damla bile kalmasın. Siyah olmazsa her şeye tekrar başlayamam ki. Tek şansım beyaz olsun. Dökeyim tüm beyazı üstüne. Hem tertemiz olur böylece. Ama bir şeyin farkında olayım sonra, ne kadar beyaz döksem de o tablonun asla bembeyaz olmadığının. Tekrar tekrar deneyeyim, defalarca kat üstüne kat atayım. Siyahla kolaydı ya bu iş, pişman olayım sonunda. Elimi süreyim tabloya istiyorum şimdi de. Her ne kadar görmek istemesem de denemek istiyorum, o tablo ne halde diye. Elime gelsin tüm yaptıklarım bir anda, karmakarışık. Hiçbirinin bir anlamı kalmamış. Sadece bir dolu pislik. Tek çare olarak atmak istiyorum o tabloyu, kurtulmak ondan, ve bir daha görmemek onu. Hem düşünüyorum, tüm heveslerimi, saçmalıklarımı, çevremdeki mutsuzluğumla güç bulan mutlu kahkahaları, kendini fil zanneden karıncaları, ve dahasını, çizdiğim, çizmek istediğim, çizmediğim ama bildiğim, hepsini, gerçek olmayan her şeyi atmak istiyorum ben aslında.
Sonra da şunu düşünüyorum, geri dönüşüm diye bir şey de var bu dünyada. Her pislik bir şekilde geri dönüyor, her ne kadar temizlenmiş, yenilenmiş olsa da sonunda.


4 voices:

kendini fil zanneden karıncalar...

 

Karınca sayısı kadar çoklar, fillerin nesli tükenirken...

 

Sen iyisi mi üstüne çamaşır suyu dök bence kesin işe yarar :)
Iı... Bence sonu çok güzel bitmiş :)

 

Seninki de bir alternatif son tabi. =)

 

Post a Comment

I love all the people who babble!

Whisper